Bugün Uzakdoğu dendiğinde akla gelen ülkelerin başında Çin gelmektedir. Kadim uygarlıkların varislerinden biri olan Çin’in yüzyıllar boyunca bölgesinde ve ötesinde ilgi çektiği ve büyük güçler arasındaki nüfuz mücadelesine sahne olduğu görülmüştür. Günümüz itibarıyla Çin, hem dünya siyasetini etkileyen, hem de uluslararası siyasetten etkilenen küresel bir aktöre dönüşmüş bulunmaktadır. 19. yüzyılda başlayıp, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar olan dönem Çin için “aşağılanma yüzyılı” olarak tanımlanmıştır. 1949’da Mao’nun iktidarı almasıyla birlikte Çin için yeni bir uyanma çağı başlamıştır. 2012’de Xi Jinping’in işbaşına gelmesiyle birlikte Çin’in küresel çapta iddialı proje ve girişimleri sahneye sürdüğü gözlenmektedir. Çin’in dünya siyasetinin hemen her oyuncusu için ilgi odağı haline gelen yükselme çizgisi karşısında ABD’nin Çin’i küresel siyasetinde ana rakip olarak belirlediği görülmektedir. Geldiğimiz aşamada, jeoteknolojik rekabet dahil, hemen her alanda gözlenen ABD-Çin rekabetinin günümüz uluslararası siyasetine damgasını vuran temel inceleme alanlarından biri olduğu yadsınamaz bir gerçekliğe dönüşmüştür.
Bu kitapta, yükselen Çin’in küresel siyasetteki konumu, bu bağlamda küresel siyaseti şekillendiren Çin-ABD rekabeti ve Çin’in Asya-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerindeki dinamik ve özellikler geniş bir yelpaze içinde irdelenmektedir.